İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | locked in s. | değiştirilemez |
Genel | locked in s. | değişmez |
Genel | locked in s. | sabit |
Colloquial | ||
Konuşma Dili | locked in s. | tamamen odaklanmış |
Konuşma Dili | locked in s. | işine dalmış |
Konuşma Dili | locked in s. | tüm dikkatini yoğunlaştırmış |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | locked in i. | vadeli satışta iki tarafın da mahsup edilmeden vadenin kaldırılamadığı bir durum |
Ticaret/Ekonomi | locked in s. | vergi yükü nedeniyle yatırım fonlarını değiştiremeyen |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | be locked in a close embrace f. | sarmaş dolaş olmak |
Genel | be locked in jail f. | kodese tıkılmak |
Genel | locked in jail f. | hapse atılmak |
Idioms | ||
Deyim | be locked in a time warp f. | taş devrinde/geçmişte takılıp kalmak |
Deyim | be locked in a time warp f. | zamanın gerisinde kalmak |
Deyim | be locked in a time warp f. | zaman durmuş olmak |
Deyim | be locked in a time warp f. | demode kalmak |
Deyim | be locked in a time warp f. | geçmiş bir zamanda takılıp kalmak |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | locked-in i. | yatırımcının kar ettiği halde normal gelir vergilerine tabi olmak için yatırımını satmak istememesi |
Pathology | ||
Patoloji | locked-in syndrome i. | sürgüleme sendromu |
Patoloji | locked-in syndrome i. | beyin sapı hasarı nedeniyle bilincin yerinde olup gözler dışında vücudun hareket ettirilemediği durum |